HİPERTANSİYON
Ölçülen kan basıncının erişkin bir bireyde 140/90 mmhg'nın üzerinde olmasına 'hipertansiyon' olarak tanımlanır.
Hipertansiyon olasılığı yaşla birlikte artış gösterir. Hipertansiyonu olan hastaların kalp krizi, kalp yetersizliği, inme, kronik böbrek yetersizliği ve ölüm riski normal bireylere göre daha sıktır. Hipertansiyon, diyabetten sonra kronik böbrek yetersizliğinin ikinci sebebidir.
Çoğu hipertansif birey kan basıncı yüksek olduğu halde bu durumun farkında olmadan normal hayatını devam ettirmektedir. Bu durum son derece önemlidir; bu nedenle hipertansiyona 'sessiz katil' de denilmektedir.
Hipertansiyon tanısı koymak için kan basıncı ölçümünün doğru yapılması gerekir. Kan basıncı değeri gün içinde değişiklikler gösterebilir. Bu nedenle günün farklı saatlerinde birden çok ölçüm yapılmalıdır. Bazı durumlarda 24 saatlik kan basıncı ölçümü yapan özel bir ölçüm cihazı ile de tanı konulabilir. Evde yapılan ölçümlerde 135/85 mmhg üzeri, hastane koşullarında yapılan ölçümlerde 140/90 mmhg üzeri, 24 saatlik kan basıncı ölçümlerinde ortalama 130/80 mmhg'nın üzeri değerler hipertansiyon olarak kabul edilmektedir.
Kan basıncı kontrolü ilk kez yapılacaksa her iki koldan ölçüm yapılmalıdır. Her iki kol arasındaki kan basıncı farkı 10 mmhg'ya kadar değişmekte olup, hangi kolda kan basıncı yüksek ise daha sonraki ölçümler o koldan yapılmalıdır.
Hipertansiyonu olan bireylerin %90'ında altta yatan bir neden bulunmamakta olup bu duruma 'esansiyel' veya 'primer hipertansiyon' denir. Primer hipertansiyon genellikle ailesinde hipertansiyon olan bireylerde görülür, yani kalıtımsaldır. Bu bireyler tuza genetik olarak daha hassas olup tuz tüketimi sonrası kan basıncı normal bireylere göre daha kolay yükselir. Primer hipertansif bireylerde insülin direnci, obezite ve diyabet riski daha yüksektir.
Hipertansif bireylerin %10 'unda 'ikincil' veya 'sekonder hipertansiyon' mevcuttur. Burada sebep altta yatan diğer bir hastalıktır. En sık sebep olan hastalıkların başında böbrek hastalıkları ve böbrek damarlarında daralma gelmektedir. Hormonal (endokrin) nedenler de diğer önemli grubu oluşturur. Endokrin sebepli sekonder hipertansiyonun en sık sebepleri ise böbrek üstü bezi hastalıkları ve tiroid bezi hastalıklarıdır. Ayrıca bazı ilaçlar özellikle nonsteroidantiinflamatuar ilaç olarak gruplandırılan ağrı kesiciler, burun damlaları bu gruba örnektir.
Hipertansiyonu olan bir hastanın beraberinde bir başka ek hastalığının ya da hastalıklarının olması ölüm riskini arttırır. Özellikle diyabet, böbrek hastalığı ve kalp damar hastalığı hipertansiyona eşlik ediyorsa dikkatli olmak gerekir.Hedef sadece kan basıncını kontrol altına almak olmamalı, eşlik eden risk faktörleri ile mücadele edilmelidir.
Hipertansiyon tanısı alan hastalarda rutin yapılması gerekli olan laboratuvar testleri vardır. Burada amaç hem risk faktörlerini saptamak ve mücadele etmek, hem de altta yatan ikincil bir neden var ise ortaya çıkarmaktır. Bu tahliller arasında kanda şeker, kreatinin, ürik asit, kolesterol, sodyum, potasyum, kan sayımı ve idrar tahlili yer alır. Elektrokardiyografi (EKG) de yapılmasında yarar vardır. İkincil hipertansiyona işaret eden bulgular mevcut ise ileri tetkiklerin yapılması gerekir.
Hipertansif bireylerde tuz tüketimi önemli bir konudur. İdeal olan günlük tuz tüketimini günde 5-6 gram arasında tutmaktır. Bunun için de en başta sofradan tuzluğu kaldırmalı, tuz içeriği yüksek gıdalar tüketilmemeli, gıdalar tuzsuz pişirilmelidir. Himalaya tuzu,kaya tuzu gibi tuzlar da aynı oranda sakıncalıdır.
Hipertansiyon tanısı alan bireylerin tedavisinde kullanılabilecek temel beş grup ilaç mevcuttur. Bu ilaçlar:
- Diüretikler
- Anjiotensin konverting enzim (ACE) inhibitörleri
- Anjiotensin reseptör blokerleri ( ARB)
- Kalsiyum kanal blokerleri
- Beta blokerler olarak gruplandırılmıştır.
Kan basıncı 160/100 mmHg ve üzerinde ise tek ilaç yerine kombine tedavi önerilmektedir.